![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7EZlZVI1tjMzR-66m2yvVii0mKd1GVFZa-eyt27f3oPvbgsdtUPaWIycw4x6jYwK6_XiXmvGkf1tWbT_7ejvfWw-RqRuuMJY5Azc3lgzXVQ8qRZceLauY6R5mbZRGtI37R_rGVIIGzJE/s320/2.jpg)
Aikido'nun diğer ülkere yayılışı daha Ueshiba (O'Sensei- Büyük öğretmen) hayattayken başlamıştır. İlk kez 1951 yılında Fransa'ya, sonra 1953 yılında A.B.D.'ye, 1955'de İngiltere ve İrlanda'ya, 1965'de de Almanya ve Avusturalya'ya götürülmüştür. Daha sonra dünyaya yayılımı hızlanmış ve pek çok ülkede Aikido dersleri verilmeye başlanmıştır. Türkiye'de ise resmi olarak 1982 yılında başlamıştır.
Budo Samurai ve diğer Japon savşçılarının kullandığı beceri ve teknikleri kullanır. Aikido'da teknikler silahsız olduğu gibi yanı sıra tahta kılıç (bokken), sopa (jo) ve tahta bıçak (tanto) ile de yapılabilir.
Ancak Aikido'da uke (saldırı yapan) ve nage'nin (tekniği yapan) birbirleriyle güç çatışmasına girip, birbirlerine direnç göstermeleri beklenmez. Tam tersine Aikido'nun, terim anlamında da olduğu gibi, nage'nin uke'nin saldırısıyla uyum içine girerek, ona karşı koymadan sadece vücut hareketleriyle yönlendirip saldırı yapana geri göndermesi şeklinde yapıldığı söylenebilir. Burada en önemli şey saldırı yapanın dengesinin bozulmasıdır. Uke'nin dengesinin bozulmasıysa onun en sağlam ve dengeli olduğu merkezine girip bu dengeyi yitirmesini sağlamaktır. Bu ise sabit durarak değil, sürekli haraket halinde olarak sağlanabilir.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisg32RYbIJxjFtFDlCVLmJAgL7-n-Bd1eRiYEFJiFobMBZpl35qyc3INvt9DdrZOs9H4hx707XIxKMCs8cDOzWaeFTRWmaoXBZSNkN-G9GDdQY6ZO5BhZ-8PkRuGK369urFIQZ2Q9Ms5Q/s320/images.jpeg)
Aikido'da yeni öğrencilere öncelikle kendilerine teknik yapıldığında nasıl tepki vermeleri gerektiğini ve yere güvenli bir şekilde nasıl düşebilecekleri öğretilir. Ancak yeni başlayan birinin ileri seviyedeki birine uyumlu bir uke olması beklenemez. Bu yüzden pratik yapılırken teknikler hep uke'nin seviyesinde olmalıdır ve buda nagenin bu seviyede teknik yapabilme becerisine (hızını ve kuvvetini ukenin karşılayabileceği bir seviyede tutmaya) bağlıdır. Aikido'nun sadece savunma sanatı olduğunun düşünülmesi çok da doğru değildir. Nage'nin tekniklerini gerçek hızında uygulandığında ciddi sakatlıklar, hatta ölüm kaçınılmaz olabilir. Ancak, Aikido aynı zamanda karşındakine zarar vermeme felsefesini içerir. İşte bu "zarar verebilecekken, vermemeyi öğrenebilme ve isteme" durumu aikido'yu aynı zamanda bir sevgi yolu da yapmaktadır.