6 Kasım 2018 Salı

Kendini Tanımak mı Savunmak mı?


Son dönemde artan suç oranları karşısında hemen hemen herkesin aklında aynı soru beliriyor: “Kendimi nasıl savunabilirim?” Herkesin, kendince önlem almayı düşündüğü; çeşitli tedbirlere başvurduğu günümüzde “self defence” denilen kavram hayatî bir rol oynuyor. Zihinlerimizi meşgul eden bu durum karşısında hepimiz bir çıkış yolu arıyoruz. Peki ne yapmalı? Güvenlik ihtiyacı kişinin kendi öz savunmasından ailesini korumaya kadar ve hatta dünya devi devletlerin dahi gündeminde yer tutan özel bir konu. Özelden genele çarpan oranla artan bu kaygı bizleri bir çıkış yolu bulmaya itiyor. Metodolojik olarak hayatın her alanında olduğu gibi öz savunma yani “self defence” konusuna da kendimizden başlayarak yola çıkmalıyız. Günümüzde bu konuya dair oluşan sorulara cevap bulma noktasında ilk aklımıza gelen odak ise kurslar oluyor.

İşe sahip olduklarımızdan başlamamız her zaman olduğu gibi en mantıklı hamle olacaktır. Kilo verme ihtiyacının doğurduğu motivasyonla “self defence” kurslarının gözümüzdeki cazibesi de bu durumla doğru orantılı olarak artıyor. Modern zaman insanının en büyük problemi olan zaman yönetimi hususunun da bu denklemde yerini almasıyla birlikte “hızlandırılmış eğitimler” tercihen akla nispeten daha mantıklı geliyor. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki özel ders: “Hızlandırılmış bir eğitimdir”. Hızlandırılmış eğitim kursunda, herhangi bir branşta çarçabuk 10 dersi tamamlıyoruz. Anlık bir özgüven patlamasıyla kurstan uğurlandıktan sonra bir anda kendimizi savunabileceğimize dair bir yanılgıya kapılıyoruz. Şunu itiraf etmek zorundayım ki o işler ne yazık ki o kadar kolay ve çabuk olmuyor. Kendimizi korumamız gereken ilk anda yüzleştiğimiz ilk şey aldığımız eğitimin(!) aslında ne kadar yetersiz olduğu oluyor. Daha sonrasında gelen tahribat ve kayıplarsa cabası…

Yaşanılan ilk şoktan sonra bu arayış daha büyük bir karmaşaya dönüyor ve işler daha da içinden çıkılmaz bir hâl alıyor. Burada kabahat ne “self defence” eğitmenlerinde ne branşlarda ne de kurslarda. Çünkü self defence dediğimiz olayı ne 10 saat attığımız tekme - yumrukla ne de bir iki tekrar ettiğimiz el bilek teknikleriyle öğrenemeyiz. Neden mi?

Kişisel savunma kişisel olmalıdır. Yani bize has olmalıdır. Birden çok ihtimal değerlendirilip öyle karar verilmelidir. Yani elimizde sadece bir konu için bile olsa birden fazla alternatif olmalıdır. Çünkü hayatın kurgusu bizim çalıştığımız kurguya uymayabilir. Biz tekniği sol omuzdan çalışmışızdır lakin durum sağdan hatta belki de omuzdan da değil dirsekten vuku bulmuştur. Hep sağ elimize güvenmişizdir fakat bu sefer de sağ elimiz dolu yakalanmışızdır. Bu sebeple cephanemizi geniş ve bol tutmak her zaman daha faydalıdır.

Ben 12 yıldır aikido öğrencisiyim İki yıldır da öğretmeye çalışıyorum. Kişisel savunma ile alakalı bir talep geldiğinde ilk önce öğrencinin neyi nasıl yapabileceğine bakıyorum. Ne istediğine bakıyorum. Esnekliğine ve hızına tabi ki. Elbette ki önceliklerim bunlarla sınırlı değil; eğitime başlamadan önce öğrencime dair birçok detayı ince eleyip sık dokuyorum. Vereceğim eğitimi buna göre planlıyor, eğitim sürecimizi de buna göre takip ediyorum. Tüm bunları ifade etmemin yegâne sebebi ise nasıl bir eğitim alacak olursanız olun, alacağınız eğitimin size uygun ve sizin ihtiyaçlarınıza cevap verecek türden olması. “Self defence” dediğimiz bu uzun soluklu yolculuğun ilk ve en önemli adımı hiç şüphesiz ki budur.

Siz de kişisel savunmanıza katkıda bulunmak istiyorsanız bu hususlar aklınızda bulunsun. Sormak istediğiniz bir konu olursa da her zaman yardımcı olmaya hazırım.


12 Ekim 2018 Cuma

Çekmeköy Aikido

Ekim ayı itibariyle Çekmeköy’de Zorhane Spor Salonu’nda aikido derslerimize başladık. Aikidoyu savaş sanatı mantığı ile budo öğretilerine dayanarak çalışmayı hedefliyoruz. O an geldiğinde psikolojimizi ve bedenimizi gelecek saldırılara karşı savunmak istiyoruz. Bu yüzden aikidoyu salonda çalışılan klasik aikido olarak çalışmıyoruz. Madem ki aikido bir savaş sanatı ve budo öğretilerini bünyesinde barındırıyor. O zaman biz de aikidoyu mantığımıza uyacak ve şüphe bırakmayacak şekilde çalışmalıyız.

Çekmeköy Zorhane Aikido

Pazartesi 19:30 - 20:30

Çarşamba 19:30 - 20:30

Cuma 19:30 - 20:30

18 Eylül 2018 Salı

Bizdeki Aikido

Aikido, Morihei Ueshiba ( O’ Sensei) tarafından uzun yıllar boyunca üzerinde çalışılmış bir japon savunma sanatıdır. Birçok uzakdoğu sanatında ustalık seviyesine kadar yükselmiş olan O ‘ Sensei, yeni arayışlar içine girmiştir. Bu arayış diğerlerinden farklı bir sanatın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Aikido,  samurayların kılıç, sopa ve bıçaklarıyla yaptıkları tekniklerin boş ele aktarılmasıyla günümüzdeki formunu almıştır. Kendine has sistemi sayesinde eklem yerlerine uygulanan tekniklerle fiziksel güce ihtiyaç olmadan rakibin gücünü kullanarak yapılır. Bu özelliği ile diğer uzakdoğu sanatlarından ayrılır. Aynı zamanda bünyesinde Kenjutsu, jojutsu ve tantojutsu tekniklerini de barındırır. Temel tekniklerle belirli bir seviyeye kadar hazırlanan aikidoka, siyah kuşaktan sonra öğreneceği bilgilerle kendisine yeni bir kapı açar. Bu açılan kapıyla aikidoka aslında aikidoya yeni başladığını anlayacaktır. Siyah kuşağa kadar sadece bedenini eğiten aikidoka, bu süreçten sonra artık ruhunu da eğitmeye başlayacaktır.

Aikido’ da ustalaşmak için kişinin kendini teslim etmesi ve tehlike karşısında ölçülü bir tutum izlemeyi öğrenmesi gerekir. Bu yüzden korku ve öfke Aikido da yoktur.

Ai- uyum, Ki- enerji, Do- yoldur. Aikido, evrendeki enerjinin vücudumuzda uyum içinde dolaşmasıyla aslına ulaşır. Yaşam enerjisi dediğimiz kavramın, vücudunda aikido olan bir insanda fazla miktarda bulunmasının sebebi tam olarak budur. Doğru nefes ve tekniklerin harmanlanmasıyla ortaya çıkan aikido, yol olarak benimsendiğinde insanı farkında olmadan bir gelişim sürecine sokar. Bu süreç fiziksel gelişimin yanında beyin ile vücudun aynı frekans içinde hareket etmesini sağlar. Böylelikle herhangi bir etkiye karşı verilecek reaksiyon refleks halini almış olur.

Müsabakası olmayan bir savunma sanatı olan aikido, kişinin her türlü saldırıya karşı kendini koruyabilmesi için dizayn edilmiştir. Asıl amaç; ruhun korku ve endişelerden uzak kalmasını sağlamak,  bedeni ise doğru metodlarla eğitip ruh ve bedeni uyumlu hale getirmektir. Müsabakasının olmaması aikidokanın kendisini test açısından bir dezavantaj olarak görünse de aslında bu durum tamamiyle aikidokanın lehine bir durumdur. Çünkü sadece kuşak sınavları ile test olan aikidoka, daha fazla çalışıp daha fazla öğrenmek için sürekli bir nedene sahip olacaktır. Asıl rakibin kendisi olduğunu anlayana kadar çalışan ve öğrenen aikidoka, gerçek rakibiyle tanışınca ruhsal ve bedensel doygunluğa ulaşmış olacaktır.